Kategori : Duyuru - Etiketler :Göktürkçe, göktürkçe font, göktürkçe yazıtipi, göktürkçe yazıtürü, Hayri Tekgöz, runik, runik font, Yazı Yolcusu - Tarih : 03 Kasım 2020
Hayri Tekgöz – Yazı Yolcusu
Türk Dili Derneği YK Üyesi
02/11/2020, Bursa
Tarihin önde gelen bütün el yazmaları, döneminin kâtip, hükümdar ve hattatları tarafından kaleme alınarak ‘’yazma eserler’’ adıyla kütüphanelerimizde ve ayrıca milli / yabancı müzelerde yer almaktadır. Bu eserler; hattatlığın yanı sıra taş baskı dönemi ve matbaanın ortaya çıkmasıyla harflerin teknoloji alanında da estetik bakımdan işlenmesine imkan sağlamış ve bugün “yazıtürü/font” olarak ifade ettiğimiz biçimler dünyası meydana getirilerek harflere yeni bir elbise giydirilmiş oldu. Her dilin kendine özgün sesleri olduğu gibi birçok toplumun müşterek kullandığı alfabeler de vardır. Bu alfabeler, toplumun içinde (Hattat, Kaligraf, Bedizci) meziyet sahibi kişiler tarafından her dönem ele alınmış ve yeni yeni harf biçimleri oluşturulmuştur. Teknolojinin yaygınlığı toplum nezdinde her bireyin hayatında önemli yer edinmiş ve bilgisayar ortamında yapılan bütün çalışmalar, vaktiyle tasarlanmış olan harf biçimleriyle hazırlanmaktadır. Dünya üzerinde gelişen harfler, takriben 1980’lere kadar yalnızca güzel yazı sanatkarları tarafından çalışılmaktayken, bu durum günümüzde özellikle grafikerler tarafından ele alınmaya başlamış. Demeli ki; font bakımından bilgisayar ortamında görmüş olduğumuz bütün yazı tiplerinin temelinde hattatlık var, matbaanın gelişiminde bir süre daha devam ediyor ve günümüzde yerini bilgisayar grafikerlerine bırakıyor.
Buradan yola çıkarak, Türk yazı tarihinin önemli ve değerli yapıtaşlarından Göktürkçe olarak ifade ettiğimiz alfabemiz, günlük hayatımızın her alanında (sanat ve bilgisayar) kullanabileceğimiz yazı tiplerini oluşturmuş bulunmaktayım. Mesleğimin grafikerlikten ziyade yazı sanatkarlığı olması nedeniyle, bu fontları hem klavye hem de dileyenlerin güzel yazı sanatı alanında kullanabileceği anlayışta türettim. Dolayısıyla, bilim ışığında teknolojiyle ve gönül dünyamızın hissiyatıyla buluştu denilebilir. Ne diyordu merhum Oktay Sinanoğlu “bilim artı gönül”.
Gerek Yenisey gerek Göktürk damgaları, özünde sert köşeli bir yapıya sahip ve genel hatlarıyla insan bedeni gibi dikey / yatay parçalardan oluşmaktadır. Bunun nedenlerinden biri, Runic olarak ifade edilen yazıların taşa ve sert cisimler(l)e işlenmiş olmasıdır. Misal, kufi olarak bildiğimiz yazılar ve hatta çivi yazıları da dahil olmak üzere hepsi “kitabi yazılar” grubunda yer alıyor. Runic, anlam bakımından gizli, gizemli ifadeleriyle bilinse de zaman içerisinde bu tanım genel bir başlık konumuna dönüşmüş diyebiliriz. Sonradan coğrafyanın ve dillerin durumuna göre adlandırılmış. Şöyle ki; Yemen coğrafyasında Sami’lerin kullandığı Runic yazı “Müsned”, İskandinavya bölgesindeki Runic yazı “Futhark” ve Asya coğrafyasındaki Runic yazılar “Göktürk” tanımlarıyla ifade edilir olmuştur. Müsned; dayanak, dayanıklı, dayandırılmış anlamında olmakla beraber bu tanım, öncelikle harflerin yapısından geliyor. Futhark; genelde kendini Kelt ve Pagan olarak tanımlayan halkların, derinlik, iç ses ve tabiat ilişkisine yükledikleri anlamdan dolayı “göksel yaşam” ifadesi ortaya çıkmış. Göktürkçe ise; bilindiği gibi Kül Tigin ve Bilge Kağan anıtlarının doğu yönünde olmak üzere iki yerde “GökTürk” tanımından dolayı ortaya çıktı ve kabul gördü.
Bu Runic yazılar, birbirine çokça benzer ve birkaç tane diyebileceğimiz harfleri oval biçimdedir. Dolayısıyla üretmiş olduğum fontlar yalnızca Göktürkçe için değil, aynı zamanda Futhark ve Müsned yazılarını da kapsayan ve ilgilendiren önemli çalışma olduğunu düşünüyorum. Yarın, Futhark ve Müsned yazıları için de böyle bir font veya bu harflerle (hat – kaligrafi) çalışması yapılacak olursa, ihtimalle bizim buradaki Göktürkçemiz oralara da esin kaynağı olacaktır. Bu nedenle başta kendi kültürümüze ve bilim dünyasına faydalı olduğu / olacağı hissiyatı içerisindeyim.
Damgaların tamamı bizzat kendi el yazımla oluşturulduğu için (bir hattat) bakış açısıyla değerlendirilmesini önemsiyorum. Harfleri çalışırken yüzlerce deneme ve karalama yaptım. İçlerinden en uygun gördüklerimi bir araya getirdim. Bu yöntemi kesik uçlu kalemle belirledim ve birçok farklı alfabelerin yazı sanatlarını da göz önünde bulundurdum. Bu çalışmalar, Batı dillerinde ve yazı sanatlarında “tipografi” tanımıyla karşımıza çıkmakla beraber eski Yunancaya dayanıyor. Orta ve Doğu coğrafyasında “hat” olarak karşımıza çıkıyor. Bizim Türk dili açısından ise “biçim” ifadesiyle tanımlanıyor. Elbette örnekleri çoğaltmak mümkündür. Asya’dan Çin’e uzanan coğrafyada yazı araç gereci “fırça” iken, Orta ve Doğu coğrafyasında “kamış” oluyor ve Batı dünyasına doğru ilerleyince bu yazı araç gereci özellikle keçe ve metal uçlu malzemeye dönüşüyor. Araç gereçlerin farklılığı, sanatın ve bilgisayar yazılarının biçimini / fontunu da değiştiriveriyor. Buna mukabil türetmiş olduğum bu fontların, metal uçlu kalemle meydana getirildiğini belirtmem gerekiyor. İlerleyen süreçte fırça, keçe, ahşap gibi yazı araç gereçleriyle de font oluşturulabilir.
Her yazı tipine Türkçe adlar konuldu ve içerisinde çağdaş damgalar olarak nitelendirilen “Türk Dili Derneği”nin önermiş olduğu harfler de yer almaktadır. Böylelikle 38 harf olarak alışık olduğumuz sayı burada 47 damgadır. Belirtmem gerekiyor ki Yenisey ve Tonyukuk anıtları göz önünde bulundurulduğunda “Göktürkçe 38 harftir” deyimi tam anlamıyla sağlıklı bir tanım olamıyor. Çünkü, Yenisey damgaları çok daha fazla ve çeşitli olduğu gibi ayrıca Tonyukuk anıtında yer alan damga sayısı da 42’dir. Dolayısıyla 38 harften kastedilen, Kül Tigin ve Bilge Kağan anıtında yer alan damgaların sayısıdır. Derneğimizin önerdiği ve “Çağdaş Damgalar” ifadesi, günümüz Türk dilini karşılayacak olan harflerin türetilerek kazandırılmış olan biçimlerdir. Bunu öneriyor olmamızdaki nedenlerden biri “her dil ve alfabede olduğu gibi, Göktürkçe de kullanılmaya devam etseydi muhakkak bir gereksinim olarak yeni harfler türetilecekti” mantığına dayanıyor ve Ata mirası harflerimizi, Asya’dan ve de taşlardan günlük yazımıza, dilimize, kültürel bakımdan kazandırma düşüncesidir. Mesleğim gereği elimden gelen iş ile harflere estetik değer ve güzellik katabildiysem ne mutlu. Fontların adları ve sıralaması şu biçimde Baş, Diken, Töz, Bilge, İyi, Dördül, Yıldırım, Kırık, Güneş, Yay.
İZLENİLEN YÖNTEM
Baş, Töz, Dördül, Yıldırım: biçimleri sert ve kılıç yapısına sahip.
Diken, İyi, Kırık: biçimleri tırnaklı yapıya sahip.
Bilge: biçimi düğüm ve labirent yapıya sahip.
Güneş, Yay: biçimleri oval yapıya sahip.
Birçok alanda kullanabileceğimiz GökTürk yazı fontları şimdi huzurlarınızda. ‘’Yollug Tigin taşa kazıdı, Yazı Yolcusu kağıda yazdı’’. Bilge Kağan, Kül Tigin, Bilge Tonyukuk ve Yollug Tigin, ruhları şad olsun. Yine bu görsel çalışmaların sayısal ortamına aktarımını sağlayan Erhan kardeşimize de esenliklerimi iletirim.
İndirmek için tıklayınız:
https://turkdilidernegi.org.tr/belgeler/YaziYolcusununYazitipleri.rar