Kategori : Dernek, Duyuru - Etiketler :Cengiz Alyılmaz, göktürk davası, keçi damgası, Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz, teke dergisi - Tarih : 30 Temmuz 2020
CENGİZ ALYILMAZ KAZANDI, TÜRK DİLİ YİTİRDİ!
Gökbey Uluç
Türk Dili Dérneği Başkanı
30/07/2020, Siyavuşpaşa
Dérneğimiz ile Türk Dil Kurumu Bilim Kurulu Üyesi, TDK Yazıt Bilimi Başkanı, ve Uludağ Üniversitesinde görevli Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz arasında 2015 yılından beri süregelen Göktürk damgasınıñ kullanımı davasını bilen, koñuyu izleyerek süreciñ soñunu ilgiyle bekleyen büyük bir topluluk olduğundan bu bilgilendirme yazısını yazma géreği duydum. Çünkü dava soñuçlandı!
Türk dili üzerine elle tutulur çalışmalarımıza 2007 yılında Türkçesi Varken Topluluğu olarak günlendirme yapabiliriz. Kısa sürede yaptığımız étkinlikler TRT2’de yayınlanarak kamuoyuna duyuruldu. İlerleyen günlerde gazete ve dergiler de işiñ içine girince tanınırlığımız arttı. Bu da bizi daha kurumsal olma yönünde tetikledi. Bu yüzden dérnekleşmeniñ gérekliliği üzerine koñuşmalarımız oldu. 2009 yılındaki dérnekleşme çalışmamız tüzüğümüze imza atılması aşamasında olumlu soñuçlanmadı. Bu yıl içinde bizim çekirdek takımımızı oluşturan kişiler Türkiye dışında eğitim almak için ülkeden ayrılınca topluluk olarak kaldığımız yérden çalışmaları sürdürdük. 2014 yılında ülkeye kesin dönüş yapınca kurumsallaşma yönünde daha ciddi adımlar attık. Ancak ne yazık ki iş akça kısmına gelince bütün yollar tıkanıyor, Nasrettin Hoca’nıñ sözüyle ipe un seriliyordu. Bu süreçler içinde yaşadığım deneyimle şunu açıkça söyleyebilirim: Ülkemizde iki kişiyi bir araya getirmek büyük bir başarıdır. Bu güç günler, okuyuculara şunu da yansıtmış olmalıdır: Bu dérnek, tümüyle tabandaki kişileriñ kendi olanaklarıyla kurulmuştur. Çekirdekteki Türk dili göñülleri eñ soñunda 2015 Ocak ayında yola çıkabilecek güce ulaşarak Şirinevler’de yérleşkesini tutup tüzüğüne kol çekti (imza attı). İstanbul Valiliğiniñ 2 Şubat 2015 günlü onayıyla da kurumumuz devlet katında tanındı. Bu yazınıñ koñusu da bu aşamadan soñra başlamaktadır.
Dérneğimizi resmî olarak kurduktan soñra bizi betimleyecek, görüldüğünde bizi usa getirecek bir simgeniñ, sözüm ona bélirtkeniñ (logonuñ) varlığı olmazsa olmazımız idi. Bu yüzden türlü öñeriler dillendirildi. Bunlar arasından dördü öñe çıktı. Birisi benim kendi öñerim olan gökyüzünü temsilen mavi zemin ve üstünde /ev/ damgası ile “Türkçeniñ evi” añlamı yüklenmiş olan bélirtke idi. Ancak çoğunluk 3 sayılı öñeriden yana olunca dérneğimiz bunu kendisine bélirtke olarak séçti.
Çalışmalarımızı sürdürürken Haziran 2015’te o dönem Erzurum Atatürk Üniversitesinde çalışan şimdiyse Uludağ Üniversitesinde bulunan Cengiz Alyılmaz’dan ulatı (e-mail) geldi. Kullandığımız bélirtkedeki keçi betimlemesiniñ kendi patentli ürünü olduğu ve bizim de bu bélirtkeden caymamız gérektiği yazıyordu. Biz de doğal olarak bu simgeniñ/damganıñ kamu malı olduğunu ve kullanacağımızı bélirttik. Soñrasında noterden ihtarname çekti. Dérken bizi mahkemeye vérdi béş yıllık bir yargı süreci de böylece başladı. Sırasıyla şu gelişmeler oldu:
1) Cengiz Alyılmaz’dan ulatı ile uyarı geldi.
2) Cengiz Alyılmaz, Erzurum’daki noterlikten ihtarname çekti.
3) Cengiz Alyılmaz, Erzurum 3. Asliye Hukuk Mahkemesine 10.000 TL’lik tazminat davası açtı.
4) Cengiz Alyılmaz, Erzurum’da savcılığa marka tecavüzü istemli kamu şikayetinde bulundu.
5) Erzurum savcılığı yetkisizlik kararı ile İstanbul Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Soruşturma Bürosuna yönlendirdi. Burada bilirkişi tutanağına dayaranarak “Kovuşturmaya Yer Yoktur” kararı çıktı.
6) Erzurum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi Cengiz Alyılmaz’ı haklı buldu.
7) Türk Dili Derneği olarak Yargıtay’a temyize gittik.
8) Cengiz Alyılmaz, Erzurum Asliye Hukuk Mahkemesinin kararını dayanak göstererek İstanbul’daki “kovuşturmaya yer yoktur” kararını bozdurdu.
9) İstanbul Bakırköy Fikri Sınai Haklar Ceza Mahkemesinde marka tecavüzü konulu kamu davası açıldı.
10) Yargıtay Erzurum 3. Asliye Hukuk mahkemesinin kararını onadı.
11) Türk Dili Derneği olarak Cengiz Alyılmaz’a tazminat ödedik. Derneğimizin bélirtkesini/logosunu değiştirdik.
12) Türk Dili Derneği olarak Yargıtay’ın onama yargısına düzeltme istemi ile yeniden başvurduk.
13) Yargıtay, düzeltme isteğimizi reddetti.
14) Erzurum 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı kesinleşti.
Birkaç gün öñce Yargıtay’ıñ reddéttiğini bildiren yazısı tarafımıza ulaşınca bu işiñ de böylece soñuna geldik.
Bilirkişiler bu koñuda şöyle diyorlar: “Evet, bu damgalar géçmişte kullanılmıştır ama artık tescilli olduğu için marka tecavüzü kapsamına girmiştir.” Biz de dernek olarak hep bunuñ karşısında durduk. Bir biçimde yanlış olarak tescil édilen bu damganıñ/simgeniñ üzerinde herkesiñ söz hakkına sahip olduğunu savunduk, karşılığında da cezalandırıldık.
BAŞKA DAMGA MI YOK? SİZ DE ONU KULLANIÑ!
Kimileri bize şöyle diyor: “Başka damga mı yok? Siz de onu kullanırsınız, canım!”. Ne yazık ki bu béş yıllık sürede türkolojiniñ öñde gelenlerinden arka çıkan olmadı. Bir iki iyi niyetli kişiyi bu sözümüñ dışında tutacak olursam yalñız kaldığımızı açıkça söyleyebilirim. Cengiz Alyılmaz’dan mı çekindiler? Ben karışıp başımı ağrıtmayayım mı, dédiler? Aman, sessiz durayım; tanık yazarlar, korkusu mu yaşadılar? Bilemiyoruz! Bilinen o ki bizim kişisel davamız, kişisel sorunumuzmuş gibi öylece kalakaldığımız.
Kimileri de şöyle diyor: “Ben kullanıyorum, ahan da yazdım! Hadi beni şikâyet étsin…”. Bol keseden atıp tutarak güç gösterisine giriyorlar. Oysa bugün patent sahibi Cengiz Alyılmaz’ıñ bir A4 kâğıdına birkaç satır yazarak şikâyet étmesine bakar. Oracıkta ceza alınır, çünkü artık örnek karar var elinde.
Başka onlarca damga, onlarca simge var. Bizim amacımız atalarımızdan bizlere bırakılan ortak mirasıñ herkesçe kullanılabilecek biçimde özgür olmasıdır. Bizim derdimiz, bizim savunduğumuz budur.
Peki! Bu simge bize güç mü katıyor? Bu simge olmazsa biz çalışamıyor muyuz? Yargıtay’ıñ kararı onamasından soñra biz de söz koñusu bu damgayı bélirtkemizden çıkardık ve 2 yıldır çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bétikler/kitaplar yayımlamayı, étkinliklere katılmayı sürdürmekle birlikte uluslararası nitelikte bilgi şöleni/sempozyum ve çalıştay düzenledik. Derneğimiz, özetle çalışıyor, simgeniñ bunuñla ilgili hiçbir étkeni yok. Nitekim bizim derdimiz kamuya mal olmuş bir değeriñ patentlenemeyeceği, bunuñ üzerinden hak iddia édilemeyeceği üzerinedir.
Soñuç olarak Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz davayı kazandı, Türk dili ise bir damgasını yitirdi!
Bir gün bu yanlışlığıñ düzeleceği umuduyla durumu Türk ulusuna havale éderiz.